Bir arkadaşımla Bahçeli 7.Caddede buluşmak için sözleşmiştik. Saate baktım. Buluşmamıza daha bir saat vardı. Kendimi aç hissettiğim için etrafta pizzacı aradım. Vejeteryan olduğumdan dışarıdaki yemek seçeneğim oldukça azdır. Ömrüm boyunca "Ne yemek yersiniz?" sorusuna "Fark etmez. Ne olsa yerim." diyenlere imrenmişimdir. Oysa tüm menüde, benim için bir iki tane seçenek anca bulunur.
Bu haftasonu da diğerlerinin aynısıydı. Her zaman yaptığım gibi Tinto Blanco'da çocuklara yemek yedirdim. Yemek sırasında duvara yansıyan barkovizyonda Joan Baez ile Mercedes Sosa, Gracias A La Vida 'yı birlikte söylüyorlardı. Harika bir videoydu. Hemen alta videoyu ekledim.
"Ankara’da Murat Karayalçın belediye başkanı... (1989) Ankara Hipodromu’nda konseri var.(Joan Baez için söylüyor) Tam üniversite sınavlarının bittiği günün akşamı. 50 bin genç Hipodrom alanını doldurmuş. Finale doğru herkes ayakta! Gençler sarmaş dolaş dans ediyor. “Gracias a la Vida” şarkısını finalde beş kez tekrarlatıyorlar.. “Gençler birbirlerinden ayrılsın istemedim” diyor, bir daha söylüyor. Bir de polislere rica ediyor, “Kasklarınız çok parlıyor, acaba çıkarabilir misiniz” diye. Ve evet, evet çıkarıyorlar. Hepimiz polisleri alkışlıyoruz!"
"Olağanüstü yakışıklı bir delikalı olan Narcissus kendisine aşık olanlara tepeden bakardı. Tanrılar onu cezalandırmak için bir su birikintisinde gözüne çarpan kendi görüntüsüne aşık olmasını sağladılar. Sadece kendi yansımasına tutulduğunu ve bu yansımasının aşkına karşılık vermeyeceğini anlayan Narcissus intihar etti."
Mitoloji 101 / Kathleen Searsİlk Nilüfer Örer' den dinlemiştim. Bugünlerde Mary Jane' den dinliyorum. Kopya kağıdı gibi olmuş.
İnan bana çok geç değil Mevsim bahar daha kış değil Bir kez daha dayanamam Kalbim nasır ama taş değil Bir deli rüzgar esse bir yerlerden Savurur mu, götürür mü beni bilmem O deli aşık mazide kaldı artık Dönecek mi geriye onu bilmem Hiç zaman olmaz mı, geri gelmez mi Savunmasız duygular Ah o günleri bir daha vermez mi Acımasız şu yıllar
Atılgan'ı herkes çok iyi bilir. Kaptan Kirk' ün meşhur sözüdür "Işınla beni Scotty." Kaptan Kirk'ün en zor anlarında bir kurtuluş sözcüğüdür bu. Bütün gemi mürettebatı gemiye ışınlanıverir.
Çocukken biz de bileğimize basar, "Işınla beni Scotty" diye oyun oynardık. Daha büyüdüğümüzde keşke ışınlama diye bir şey olsa şimdi istediğimiz yere gitsek derdik.
Kendinize şöyle deyin: "Şimdi iyi şeylerin hayatıma daha çok girmesine izin veriyorum."
Eğer bazı şeyler yolunda gidiyorsa ve siz kendinizi, "Her şey gerçek olmayacak kadar iyi; acaba bu ne zamana kadar böyle devam eder?" derken bulursanız, DURUN! Onun yerine, her şeyin daha iyiye gideceğini hayal etmeye başlayın. Hemen şimdi hayatınızda iyi giden bir şeyi düşünün. Onun daha da iyiye gittiğini imgeleyin.
Ruhsal Büyüme / Sanaya Roman
Netflix' te Expeditional Happinies' ten sonra izlediğim belgesel.
Bence bisiklet doğaya çok yakışıyor. Hele de güzel amaçlar için kullanıldığında.
Biking Borders ve benzeri belgesellerin tek bir bölüm halinde yayınlanmış olmalarını tamamen yapımcıların hatası olarak değerlendiriyorum.
Biking Borders bu bağlamda güzel olmasına rağmen, güzel bir akşam yemeğinin iki dakikada yenmesiyle eşdeğer olarak görüyorum.
Özellikle Avrupa ve tüm dünya için yabancı olan Anadolu ve İran geçişler başlı başına ayrı bölüm olarak yapılmalıydı. Ayrıca bu tür belgesellerde bisikletin üzerinde kesintisiz bir 15 dakika izlemek isterdim. İran'da ve Türkiye'de yardım aldıkları insanların hayatlarına biraz daha dokunmaları gerekirdi diye düşünüyorum.
Önder Güngör / 10 Ekim 2021
İnsanla süperinsan arasındaki en önemli fark, insanın mekanik oluşu ve bu konuda elinden bir şeyin gelmeyişidir. Sıradan insanların hareketleri ve tepkileri önceden tahmin edilebilir ve sadece mekanik birer aygıt gibi varlıklarını sürdürürler. Bir uyarıda bulunduğunuzda, beklenen bir tepki ile karşılaşırsınız. Doğu felsefesinin "benliğin köleleşmesi" olarak tanımladığı şey pek de anlaşılmayacak bir kavram değildir, sürekli olarak kısır döngü biçimindeki düşünme alışkanlığımızın ta kendisidir bu kavram. Eğer kendinize karşı dürüst davranmak istiyorsanız, sürekli olarak nasıl mekanik davrandığınızı fark edeceksiniz. Bu davranış düşünce kalıplarınca yönlendirilmektedir. Bizim dışımızda olan hiçbir şey değiştiremez bu düşünceleri, sadece harekete geçirebilir ve biz de "bizi" kızgın, üzgün, mutlu veya kendinden geçmiş "kılan" deneyimi yaşarız.
Eylül’ün sarı saçları Ekim’in inatçı hüznü Kasım yağmurlarında Öptüm mahzun yüzünü
Yonca Lodi
"Kendinin dev bir anı deposu olduğunu hayal etmeye çalış," diye öneride bulundu. "O depoda, senden başka birisi duygular, görüşler, zihinsel konuşmalar ve davranış biçimlerini depoladı. Bu senin depon olduğu için, oraya istediğin zaman gidip alt üst edip araştırabilir ve orada bulduklarını kullanabilirsin. Sorun senin envanter defteri kesinlikle hiçbir kontrolün olmamasıdır, Çünkü defter sen depoya sahip olmadan önce tutulmuştur. Böylelikle eşya seçiminde son derece sınırlanmışsındır."
Büyü Geçişleri / Taisha Abelar
Betul Mardin' in hayatındaki, dönüm noktalarını anlattığı güzel bir özgeçmiş.
"Sevgi ve Minnetarlık" Bağışıklığı Arttırır.
Bugüne odaklanın: Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.
Einstien
Evet, psişik olmak diye bir şey vardır. Sen öylesin ve herkes öyle. Psişik yeteneği olmayan kimse yoktur, bu yeteneği kullanmayan insanlar vardır. Psişik yetenek dediğiniz şey, altıncı duyunuzu kullanmaktan başka bir şey değil.
Tanrı ile Sohbet / Neale Donald Walsch