Tarih: Mart 08, 2025 Yazar: Yorum: 0 yorum

Yıllar sonra yeniden geldiler.



Her sabah yaptığım gibi 06.30 alarmıyla uyandım.  Gamze uyuyordu. Mevsim kalkmış hazırlanıyordu. Ben de hazırlandıktan sonra 07.10 gibi arabayı ısıtmak için evden çıktım. Mevsim geldikten sonra okul yoluna koyulduk. Her sabahki rutinimiz buydu. Saatlerin geri alınmamasından kaynaklı, kış aylarında okula karanlıkta gidiyorduk.

Uğur Mumcu Caddesi ile Kuleli Sokağın birleştiği köşede trafik ışıklarının orda kırmızı ışıkta orta şeritte durduk. En ön sırada ben vardım. Sağ şerit boştu. Radyoda birkaç istasyonun değiştirdikten sonra ışığa baktım. Halen daha kırmızıydı. O sırada hemen ışıkların yanında duran bir adamı gördüm. Yayalara yeşil yandığı halde öylece duruyordu. Sabah sabah herkes biraz uykulu biraz dalgın oluyor diye düşündüm.

Radyo' da Yaşar çalıyordu.

Beni koyup gitme ne olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatlarin yok
Düşersin yorulursun

Bu şarkının sözleri Atilla İlhan' ın, Ağustos Çıkmazı şiiridir

Işık halen daha bizim için kırmızı yayalar için yeşildi Adamda ısrarla kaldırımda, hemen trafik ışıklarının yanında bekliyordu. Aniden kafasını bize doğru çevirdi. Benden genç, 40-45 yaşları arasında beyaz saçlı, bakışları yumuşak, orta boylu bir adamdı. Elinde fötr bir şapka tutuyordu. Göz göze geldik. Parmaklarımı direksiyonda müziğe ritim tutuyormuş gibi oynatarak ışığa baktım. Yeşil yanınca gaza basıp gittim. Sağ aynadan baktığımda arkamızdan baktığını gördüm.

Bir sonraki trafik ışıkları hemen Reşit Galip Caddesinin olduğu yerdeydi. Orada da en ön sırada sağ şeritte durdum. Burası kavşak ışığıdır. Hemen hemen hiç yaya olmaz. Ancak burada da  ışığın yanında bir adam duruyordu. O da kendisine yeşil ışık yandığı halde öylece bekliyordu. İlginç bir sabah diye düşündüm. Göz göze geldik. Biraz önce gördüğüm adamla aynı yaşlardaydı. Saçları siyah ve hafifçe seyrekti. Orta boylu zayıf biriydi. Onun da elinde fötr bir şapka vardı. Gözünü benden hiç ayırmıyordu. Yine direksiyondaki hareketimi tekrarlayarak ışığa baktım.

Radyodaki şarkı değişmişti. Kaan Tangöze' den "Bekle dedi gitti." çalıyordu.

Bekle dedi, gitti.. 
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu.
Ama kimse ölmedi.

Bu şarkının sözleri ilginçtir. Yukarıda yazılı olan nakarat kısmı Özdemir Asaf'ın, Çizik şiirdir. En başında "Geleceğim bekle dedi, gitti." diye başlar. Diğer sözler Kaan' a aittir.

Adam halen daha bekliyordu.

Yeşil ışık yanınca kavşağa girdim. Bu sefer daha büyük bir merakla yan aynadan bekleyen adama baktım. Adam yoktu. Daha dikkatli bakmaya çalıştım ama hem yola hem aynaya bakarken görüş açım kaybolup gitmişti.  

Artık Atatürk Bulvarı' na girmiş yokuş aşağı iniyordum. Şehit Ersan Caddesi' nin Atatürk Bulvarı' na bağlandığı yerde, hemen Farabi sokağa gelmeden önce bir trafik ışığı daha var. Ne hikmetse orada da kırmızı ışığa denk geldim ve yine en ön sırada sağ şeritteydim. Hemen trafik ışığının orada biri var mı diye baktım. Bu sefer iki kişi vardı. Her ikisinin elinde de fötr şapka vardı. Birbirleriyle konuşuyorlardı. Onlar da karşıya geçmeyi düşünmüyorlardı. Onlara baktığımı fark edince ikisi de aynı anda bana doğru döndüler. Dehşete kapıldım. Az önce gördüğüm iki adam da buradaydı. Panikledim. Ne yapacağımı şaşırdım. Sabah sabah neydi bu böyle. İçimde büyük bit korku hissettim. Sanki beni takip ediyorlardı. Ama niye? Nasıl benden önce buraya geldiler? Kimdi bunlar? Gözlerimi kırmızı ışığa çevirdim. Bir an önce yeşil ışığın yanmasını istiyordum. Hatta kırmızıda geçsem mi diye de düşündüm. Kapının kilidine bastım. Bütün kapıları kilitledim. Mevsim arka koltuktan seslendi.

"Baba ne oldu. Kapıları niye kilitledin?" diye sordu.

"Yok bir şey kızım." dedim.

Tekrar adamlara baktığımda halen daha bana bakıyorlardı. Ama çok garip. Sanki yüzleri değişiyordu. Gözlerim onlardan ayırmak istiyordum ama yapamıyordum. Adamlar aniden yaşlandılar ve yüz hatları tamamen değişti. İçimdeki korku ve panik aniden yok oldu. Onları tanımıştım.

Asım Bey ve Reşat Beydi onlar. Gülümseyerek selam verdim. İkisi de şapkalarını takarak, yaya geçidinden karşıya geçtiler. Arkalarından bakmadım Nasıl olsa yok olmuşlardı. Eski dostlar geri gelmişti. Anlaşılan ilerleyen günlerde bir buluşma daha olacaktı.


Önder Güngör / Ankara / 08.Mart.2023


Okuyucuya not: Asım Bey'le ilk buluşmamı Baston Şemsiye adlı yazımda anlatmıştım. İkinci karşılaşmamı Üç Ben yazımda ve daha sonrakileri de diğer yazılarımda bulabilirsiniz.

0 Comments:

Yorum Gönder