Expedition Happiness

 


Expedition Happiness

Bir gezi belgeseli. Netflix öyle diyor. Ben pek kafamda bir yere oturtamadım. Gezi mi? Evet. Belgesel mi? Ehh.. Gezi sırasında çekilmiş doğa görüntüleri var, manzara görüntüleri var, ayı görüntüleri var ama kumandanın düğmesine bassam BBC Earth, National Geograghic, Love Nature vb.. tüm kanallarda bu görüntülerin yüzlerce kat daha kalitesi ve bilgi yüklüsünü izleyebilirim.

Özetle;

İki Alman sevgili, Amerika’da bir öğrenci servisi otobüsünü internetten alıyorlar ve New York’a gidiyorlar. Yanlarında köpekleri de var. Rudi. Orada 90 gün boyunca bu otobüsü karavana çeviriyorlar. 90 günlük vizeleri bitince otobüsle Kanada’ya gidiyorlar. Oradan Alaska’ya daha sonrada Amerika ve Meksika’ ya seyahat ediyorlar. Olay bu.






İzleyen birçok gence heyecan verdiğini düşünüyorum. Hatta yine birçoğunun ben de böyle bir şey yapacağım diye içinden geçirdiğine de bahse girerim. İşte orada bir ANCAK kelimesi söylemek istiyorum.

Alman sevgililer ABD’ de 90 günlük vize alabiliyorlar, 90 gün boyunca orada kalıyorlar ve otobüsü karavan çeviriyorlar. Ne para var… Düşünsenize Ankara’dan İstanbul’a gidiyorsunuz. Bir tane eski bir Ducato alıyorsunuz. Paranız var ya… Onu da karavana çeviriyorsunuz. Bu arada İstanbul’da akrabanız yok, 90 günde İstanbul’ da yatıp kalkıyorsunuz. Bu açıdan bakınca bana zor geliyor. Üstelik oradan Kanada ve Alaska. Sadece Alaska sınırına kadar  10.000 km yol yapıyorsunuz. Ben sadece Ankara’ dan Antalya’ ya gideyim, biraz da orada gezeyim, kredi kartı ekstrem benzinle doluyor. 1 haftalık Antalya tatilimde konaklama kadar benzine para verdiğim zamanlar olmuştur. Diyeceksiniz ki Amerika’ da benzin ucuz. Pek de öyle değil, Hele de Euro kazanmayıp, TL kazanan bizler için. Yani bizim gençlerimiz heveslenip, böyle seyahatler yapıp belgeseller çeker mi? Çeker. Ama bir Alman kadar rahat değil. Adamlar Amerika’dan çıkmadan Alaska’ya vize alabiliyorlar. Yine Amerika’dan çıkmadan vizeleri bitmiş, uzatma almalarına rağmen yeniden -zor da olsa- Amerika’ ya vize alabiliyorlar. Bir de bir Cezayirli’ nin bu seyahati yaptığını düşünsenize. Tutuklanır valla.




Neyse gelelim Expedition Happiness’ a.. Heyecan uyandıran bir gezi belgesel bekliyorsunuz. Karavanı yapmaları, yolda olmaları, otobüsün üstünde kahve içmeleri zevkle izliyorsunuz ama belgeselin büyük bir çoğunluğunda Rudi’ nin (Köpekleri) yaşadığı sağlık sorunları, vize sorunları, seyahat sorunları vb.. belgeseli bir nevi drama çeviriyor. Hatta yolculuğu sorgulamaya başlıyorsunuz. Köpek evde kalsa daha iyi olmaz mıydı diyorsunuz? Bir dağ köpeğini 40 derece sıcak Amerika ve Meksika çöllerine götürüyorlar. Köpek bu çöellerde gezerken diğer hayvanların dışkılarını kemiriyor ya da benzeri şeyleri ağzına alıyor. Sıcaktan etkilenen köpek bir de giardiazis oluyor. Amerika’ya tekrar giriş vizesini köpekleri sayesinde alıyorlar. Seyahati de onu bahane ederek sonlandırıyorlar.

Belgesel de birçok konu çok detaylı anlatılmıyor. Her şey çok yüzeysel geçirmiş. Bir bölümlük olduğu için belki de. Gezi facebook üzerinden günlük hatta anlık paylaşımlarla takipçilerle paylaşılmış. Köpeği bahane edip geri dönmeleri belki de buradan gelen yorumlardan kaynaklanabilir. Belki de yoruldular ve eve dönmek istediler, köpeği de bahane ettiler. Çünkü sonlara doğru gezi heyecanlarını kaybettikleri çok net görülüyor. Rutine dönmek istediklerini kız birkaç defa tekrarlıyor.

Peki ben böyle bir gezi yapar mıydım.? Canlandırma yapayım. 25 yaşımdayım. Yanımda sevgilim var. Bu seyahati karşılayacak finansal durumum da mevcut.

Bilmiyorum.

Ben biraz daha garantici bir adamım. Alaska’ da yol kenarındayım. 5 saattir bekliyorum, yanımda sevgilim var, bir tane bile araba geçmiyor. Arabam arızalansa tamir edebilecek bilgim yok. Hastalansan en yakın hastaneye 15 saatte varamazsın. Biraz zor…

Belgesel’ de belki bir şey dikkatiniz çekmiştir. Onlar da konaklamak için Milli Parklar’ı seçiyorlardı. Çünkü bir şekilde bu parklarda bekçiler ve ofisler mevcut. Öyle rastgele bir dağda sadece günübirlik konaklamalar yapıyorlardı.

Sevgililerden biri müzisyen. Tüm seyahat boyunca gittiği yerler için şarkı besteleyip albüm yapmış. Diğeri de film yapımcısı. Gezi boyunca birisinin online olarak işinde çalışmaya devam ettiği söylendi ama hangisiydi hatırlayamadım. Film yapımcısının amacı ise bu geziyi zaten belgesel yapmaktı. Bana göre her ikisi de bu geziye uygun insanlar değildi. Hani dağcılar kampçılar der ya. O sertlik onlarda yoktu.

Sonuç olarak belgeseli izlemek isteyenlere önerim. Detaylı bir karavan ve doğa yaşam anlatımı yok, detaylı bir yol serüveni yok, ayrıntılı bir günlük yaşantı paylaşımı yok ama…..İzleyin. Çünkü yolda olmak güzeldir.





Not: Belki geziyi facebooktan anlık takip etmiş olsaydım daha keyif alırdım. Ya da dizi şeklinde daha uzun bölümler halinde çekilseydi daha başarılı olabilirdi. Her ikisine de teşekkürler. Pardon üçüne.

Bir kaç ay önce BBC Earth' de yine otobüsü karavana çevirmiş yanında da küçük çocukları olan ve anlık sosyal medya paylaşımları ve bağış alarak gezi yapan bir çift daha izlemiştim.

Önder Güngör / Ankara / 11 Ağustos 2021

Yorumlar