Bu dansı bana lütuf eder misiniz?

 


Bu dansı bana lütuf eder misiniz?

Youtube’ dan Erol Evgin’ in 50.sanat yılı konserini dinliyorum.

Erol Evgin şarkı aralarında mini şovlar yapıyor. Birinde, biz eskiden kadınları “Bu dansı bana lütuf eder misiniz?” diye dansa kaldırırdık diyor.

Evet öyle yapardık. Şimdilerde bu davet cümlesini kullanan var mıdır? Bilemiyorum. Aslında gençlerin dans ettiğini de sanmıyorum. O duygusallıklar geçti artık.

Şu ömrümüzde neler gördük. Eskiden aşk için şiirler yazılırdı. Akrostiş yapardık aşıklarımıza. Platonik takılmak ayrı bir eğlenceydi. Evinin  önünden geçer, utangaç şekilde gizlice arkasından yürürdük. Okul sırasında onun yakınına oturmak için boyumuzu parmak uçlarımızla uzatır, ya da iki büklüm olup, kısaltmaya çalışırdık. Ya papatyalardan.....Whatsapp kullanmazdık. Tabii ki yoktu da ondan. Ama olsaydı da, “naber, orda mısın la, uyudun mu la?” gibi mesajlar atmazdık herhalde.

Erol Evgin hep eskilerden bahsediyor. “Siyah beyaz televizyonları hatırlar mısınız?” diye soruyor. Solandaki seyircilerin yarısından fazlası 50 yaş üstünde, en azından 45 yaş üstünde görülüyor. Tabii ki hatırlarlar.

Bizler siyah beyaz televizyonlardan, 37 ekran renkli televizyonlara, oradan da kocaman inçli LCD’ lere uzanan bir nesiliz.

Ben küçüklüğümde lambalı radyoları hatırlıyorum. Okul tatillerinde radyo televizyon tamircisinin yanında çalışırdım. Radyolar arızalandığında raflardan ona uygun lamba arardım. Transistörlü radyolar için dirençler, televizyonlar için entegreler yedek parçalardandı. En çok onlar arızalanır, hep onları değiştirirdik.

Size nasıl kaset doldurttuğumu şu yazımda anlatmıştım. Karışık Kaset.

Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz telefon bizim ilk telefonlarımızdandı. Telefonlara yazılır yıllarca evlerinize bağlanmasını beklerdiniz.



Geleceğin nasıl olacağını hayal etmek bilim adamlarının işi. Geçmişin nasıl olduğunu hatırlamak ise biz sıradan insanların işi.

Eskileri anmak, geçmişi hatırlamak çoğu insana daha eğlenceli, daha iyi gelir. Çünkü geçmişte bıraktığı insanlar, evler, hatta eşyalar vardır. Hep güzel anılar akla gelir. Akla gelen kötü anılar ise zaten bu zamana kadar baş edebildiğimiz, yendiğimiz ve hafızamızın bir kenarına koyduğumuz anılardır.




Önder Güngör / 31 Temmuz 2021 / Ankara

 

 

Yorumlar

  1. Acaba bu kadar duygusuzlaşma sanayi toplumu olmamız ve bilimin ilerlemesiyle mi oldu.hayal dünyamızı körelttiler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder