Parrra parrra parraaa
Bugün 12 Haziran 2021
“Günaydın yaşamak!” diyerek yazıma başlıyorum.
Bir şarkı var eskilerden, melodisini çok severim.
“Olmaz olsun cüzdanımda milyonlar
Kalbimde sevgin oldukça
Zenginlik mal mülk para neye yarar
Yanımda sen olmayınca”
Melodisini severim dedim ama sözlerini değil. Şarkının
içinde zenginlik var ama sen yoksun. Ben ikisini de isteyenlerdenim.
Maalesef bizim gibi ekonomik açıdan geri kalmış toplumlar,
yıllarca bu “azlık” felsefesiyle yetişti. Ya da bu bize bilinçli bir şekilde
öğretildi. Alın yazımız oldu.
“İki güzel şeyi yan yana getiremedik hiç!”
Parayla mutluluğun aynı anda olamayacağı, parayla huzurun bir
arada olamayacağı, çok paramız olunca sağlığımızı kaybedeceğimiz korkusu,
paranın hayır getirmeyeceği ve daha sayısız felsefi sözler beynimize kazındı.
Yeni oluşan nöronlarımız hep bu düşünceyi destekledi. Sonra da genlerimizle
aktarıldı.
Oysa Avrupa’ lı öyle mi. Kendisine hem zenginliği, hem
mutluluğu, hem sağlığı, hem huzuru hem de paranın getirdiği her türlü konforu
layık gördü.
Bize, iki tane güzel şeyin aynı anda olamayacağı kodlanmış.
Çok gülersek ağlayacağımıza, çok sevinirsek kötü bir haber alacağımıza inandırılmışız.
Yeşilçam filmlerinde de öyle değil miydi? Esas oğlan fakir
ama gururlu, aşık olduğu kız zengin ama şımarık, babası ise parasıyla caka
satan kötü adam.
Neyse. Bugün yazmak istediğim konu parayla ilgili ama
yukarıdaki anlattıklarımla ilgili değil.
Gençler soruyorlar. Abi, hangi mesleği seçelim? Hangi bölümü
yazalım diye? Onlara diyorum ki, hangisinde para çoksa onu yazın.
Abi sen böyle deme bari diyorlar?
Saatlerce onlara paranın ne kadar önemli olduğunu
anlatıyorum. Onlarsa ergenliğin verdiği hormonlarla, felsefi konulara
dalıyorlar. Aşktan, gönülden, samanlıktan bahsediyorlar. Ütopik bir dünyada
yaşıyorlar. Gençler. Heyecanları var.
Peki para günümüzde niye bu kadar önemli diye soruyorlar. Eskiden
de önemliydi ama günümüzde daha da önemli diyorum. ve başlıyorum anlatmaya. Çünkü arzularımız var. Sahip olmak
istediğimiz nesneler var. Eskiden bunların sayısı sınırlıydı. Daha çok
somuttular. Arzuladığımız şeylere az sayıda insan sahipti ve bunu onların da
kabul etmesiyle rahat bir şekilde alabiliyorduk. Alamasak da arzular şelale
değildi. 😊 Günümüzde ise arzulanan şeylerin sayısı somut
ve soyut olarak son derece fazla. Üstelik sadece birilerinin elinde değil. Her
yerde. Kafanızı çevirdiğiniz her şey arzu yaratabiliyor. Cep telefonunuzun
içindekiler, bilgisayarınızın ekranındakiler, sokaktakiler, vitrindekiler,
arkadaşınızdaki.
Onlar da haklı. İstedikleri mesleği yapmak, ideallerinin peşinde koşmak istiyorlar. Ama hayat tecrübelerim, bunları başaran insanların sayısının çok az olduğunu söylüyor. Niye paradan bahsediyorum onlara, çünkü daha yolun başındalar, daha tercih aşamasındalar, ilk adımlarını atacaklar. Ben de ilk sözü söylüyorum. Yani Ankara'ya gelmiş bir insan nereden ev alayım diye sorarsa bir fikir veririm, ama henüz hangi ilde yaşayacağına karar vermemişse bu insana daha farklı bir tavsiyede bulunabilirim. Bunun gibi. Onlar daha yolun en başındalar.
Napolyon’ a atfedilen bir hikaye var:
Napolyon'un esir olarak aldığı bir general “Siz para için
savaşıyorsunuz biz ise şerefimiz için savaşıyoruz!!” deyince Napolyon
"Doğru, herkes kendisinde olmayan şeyler için savaşır." demiş. Bunun
çok değişik versiyonları da var.
Ünlü bir şarkıcıyla röportaj yapan spiker;
“Efendim sizin için dünyada en önemli şey nedir? Para mı?
Dürüstlük mü?” diye sorunca:
Şarkıcı “Para” diye cevap veriyor.. Spiker “Sizden hiç
beklemediğim bir cevap, ben olsam dürüstlük derdim.” derdim. Bunun üzerine
şarkıcı, “Haklısın, herkes kendisinde olmayanı ister.” der.
Yıllardır hep şunu iddia ederim. Para insanlık tarihinde her
dönem önemli olmuştur. Bazı dönemler lüks bir hayat için bazı dönemler ise
sadece yaşayabilmek için. Antik kentlere bakın. Kazılarda çıkan evlerin
neredeyse tamamı zenginler için yapılan evler. Para hakkında söylenmiş ve sizi
paradan soğutmaya çalışan saçma sapan felsefik sözlere de inanmayın. Sizler
Aristo’ nun, Sokrates’ ın fakir olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ya da imrenerek
okuduğunuz geçen yüzyılın varoluşçularının, felsefecilerinin yoksul mu olduğunu düşünüyorsunuz? Parası
olmayan insanların müzikle, sanatla uğraştığını mı sanıyorsunuz? Bir iki
istisna olabilir ama…diğerleri? Antik kentlerde bulunan kütüphanelere,
tapınaklara fakirlerin gittiğini mi sanıyorsunuz.
Kimseye para hayatınızın en önemli odağı olsun demiyorum ama
onu görmezden gelmeyin diyorum. Yoksa o sizi hiç görmez.
Çok paradan da bahsettiğim yok, sadece paradan bahsediyorum.
Para önemli değil, zenginlik önemli diyorsanız. O çoook
farklı bir tartışma. Şu andaki yazımın konusu değil. Onu da bir gün tartışırız.
Eğer mutlu olmaktan bahsediyorsanız. O da farklı bir şey. Aristo’ya göre
mutluluk bir amaçtır, hedeflenmesi gereken tek şeydir. Zaten buna hiç itirazım yok. Sadece şu andaki
konumun dışında. Para istemiyorum mutluluk istiyorum diyorsanız yolunuz açık olsun.
Ama yazımın ana konusu da bu zaten. Niye ikisini istemiyorsunuz? İkisinin bir
arada olamayacağını kim söylüyor?
Ama para konusunu konuştuğum gençler genlerindeki kodlara uygun davranıyorlar. Kurdukları güzel hayallerin yanına parayı yakıştıramıyorlar. Sanki para olursa hayallerindeki büyü bozulacakmış gibi davranıyorlar. Ancak birçoğu kurduğu hayalleri için paraya ihtiyaçları olduğunu kavrayamıyorlar. Bu onların suçu değil. Bize aktarılan genleri biz de onlara aktardık. Zenginliği, bolluğu hiç kendimize yakıştıramadık.
Belki de paraya ulaşma yolunu zahmetli buluyorlar.
Paranın sizi farklı bir insan yapacağına inanıyorsanız ona
da bir şey diyemem.
Sonuç:
Zenginliği, bolluğu hiç kendimize yakıştıramadık. Mutluluk,
zenginlik, aşk, arzulanan hayat…hepsini bir arada isteyin. Buna yakışırsınız.
Bu kadar laftan sonra Gözde Öney dinleyelim.
Gözde Öney - Gel Gönlümü Yerden Yere Vurma Güzel (Cover)
Hayatta en büyük eksikliğimiz budur.çok doğru tespit.
YanıtlaSil