Karışık kaset

 


Bugün 31 Mayıs 2021

Sabah Netflix’ de Karışık Kaset filmini izledim. 2014 yapımı film. Sarp Apak ve Özge Özpirinçci oynuyor. Genelde filmler hakkında çok yazı yazmam. Bugün de film hakkında yazmak istemiyordum ama birkaç sahnesine kısaca değinmek istiyorum. Filmin bir yerinde sevgililerce terk edilme ile ilgili bir konu geçiyor. Özge Özpirinççi’ nin söylediği sevgilime, “İbne Fener” dedim kısmı hiç hoşuma gitmedi. Gereksiz bir söz. Filme kasıtlı olarak yerleştirilmiş bir diyalog. Yarın Fenerbahçeli bir yönetmen ya da senarist çektiği filme, geçenlerde arkadaşıma “İbne Cimbom” ya da “İbne Beşiktaş” dedim diye bir diyalog yerleştirse iyi mi olur? Diyeceksiniz ki çok gereksiz bir yere takılmışsın. Doğru. Ama inanın bir çok kişi takılmıştır bu ayrıntıya. Olsa ne olur, olmasa ne olur diyorsanız size de bir şey diyemem. Filmin sonlarında ise karışık flash disk sahnesi, espri bile olamayacak derecede kötü olmuş. Ayrıca, Ulaş’ın ruhsal yapısı bilinçsizce işlenmiş. Her türlü kişilik yapısına rağmen, bir şekilde sosyal hayatın içinde olan Ulaş, birden şizofren bir kimlik sergiliyor ve evin içinde ölmüş babasıyla konuşuyor. Hem de bir sahnede değil, birçok sahnede. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi yine normal hayatına dönüyor. Birden şizofrenik kimlik kayboluyor. Neyse işte öyle bir film.

Film, adı gibi (Karışık Kaset) karışık olmuş.


Filmde hoşuma giden sahnelerde vardı. Lunapark sahnesi. İzmir Fuar’ ını hatırlattı bana. Benim için iki farklı İzmir Fuar’ı vardı. Birincisi 20 Ağustos- 20 Eylül tarihleri arasında açılan ve Tepeköy’den ailecek gittiğimiz İzmir Fuar’ ı, ikincisi ise İzmir’de lise yıllarımda kendi başıma yılın her zamanında gittiği İzmir Fuar’ı. İzmir Atatürk Lisesi, fuarın Montrö ve Lozan kapıları boyunca uzanırdı. Her iki kapıdan da giriş yapar, saatlerce fuarda dolaşırdım. Hey gidi fuar.

Bir de gelelim şu karışık kaset olayına.

Küçüklüğüm İzmir-Tepeköy’ de geçti. Şimdilerde, Tepeköy diyen yok. Torbalı daha çok kullanılan bir isim. Biz yerlileri halen daha Tepeköy deriz. Atatürk Meydanı’ nda Plakçı Atik vardı. Ortaokul, lise zamanlarımızda, elimizde şarkı listeleriyle onun dükkanına giderdik. Verdiğimiz listeler birkaç gün içinde karışık kaset haline gelirdi. Evde kasetçalarda(teyp) dinlerdik. Benim walkman’  im yoktu. Hiç de olmadı. Bazen arkadaşlarımdan ödünç alırdım, ancak ona da pil alamazdım. Piller çabuk biterdi. Hatta kaseti ileri sarmak için ya da geri almak için pil bitmesin diye yuvasından çıkarır kalemle sarardım.

Üniversitedeyken rock müzik, heavy metal ve 1960’ ların müziklerini dinlerdik. Henüz CD’ler çıkmamıştı. Windows 3.1 var mıydı bilmiyorum. 1988-1992 yılları arasıydı. Zafer çarşısının alt katında plakçı vardı. Oraya gider, istediğimiz şarkıların kasetlerini yaptırırdık. Hepsini bulmak da mümkün olmazdı.

Peki o kasetler ne oldu? Evlenince eşim hepsini attı. Ben de itiraz etmedim.

Her şey ne kadar hızlı gelişiyor. Kaset, CD, flash bellek, telefon hafızası, MP3 derken hepsi tarih oldu. Youtube’ dan istediğimiz şarkıyı dinliyoruz artık. Üstelik bulamama derdi yok. Her şey var. Eskiden dinleyip de bir türlü ulaşamadığım şarkılar, şarkıcılar..

Bakalım 5 yıl sonra Youtube’ ın yerini ne alacak.?

Önder Güngör / Ankara -  31 Mayıs 2021


Karışık Kaset teaser


Karışık Kaset fragman


Yorumlar