Dehşetli gülerim ben.

 


Bugün 20 Mart 2021, Cumartesi

Günün haberleri şu şekilde:

* Dün gece 02.00’ da Merkez Bankası Başkanı görevden alınmış.

* Türkiye, ilk ülke olarak imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’ nden çekilmiş.·   

Dün Almanya tarafından,  Dr. Özlem Türeci ile Prof. Dr. Uğur Şahin’ e Almanya’nın en üst düzey devlet madalyası olan Yıldızlı Liyakat Nişanı verilmiş. Tören’ de Almanya Cumhurbaşkanı ve Merkel hazır bulunmuşlar. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier konuşmaya Oscar Wilde’ ın şu sözüyle başlamış: “Gelecek, henüz belirgin olmadan fırsatların farkına varabilenlere aittir.”

 

“Gelecek, henüz belirgin olmadan fırsatların farkına varabilenlere aittir.” Oscar Wilde.

 

·      *  Facebook, bilgisayarları beynimizle kontrol etmenizi sağlayan bir bileklik yapıyormuş. 5 yıldır kullandığım Mi bilekliğimden 3 gün önce ayrıldım ve bir daha takmamaya karar verdim. Oldu mu bu haber?

·        Çok ilginç bir haber: Yeni bir çalışmada, yıldırımın yaşanabilir ortamlarda organizmalar için temel bir elementi mevcut hale getirmeye yardımcı olduğu öne sürülmüş.

·         AB'den yeni mülteci planı: Vatandaşlarını geri almayan ülkelere vize yaptırımı. Tamam da zaten vizesiz gelemiyorlardı. Yaptırım yapa yapa elinizde yaptırım kalmayacak.

·        Euronews tr’ de “Dünyadaki tüm ülkeleri gezen 'en genç kişi', 22 yaşındaki Lexie ile tanışın” diye bir haber var. “10 Nisan 1998 Kaliforniya doğumlu bu Amerikalı genç kadın henüz 22 yaşında ve geçen sene 196 ülkeyi kapsayan dünya turunu tamamlayarak bu alanda Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi başardı.” diyor haberde. Amacı gezmek değil rekor kırmakmış. Keşke amacı gezmek olsaymış.  Ne anladım o gezmekten.

Bugün neden bahsedelim?

Dün whatsapp ve instagram çöktü. Bir dakika içinde twitterda 30 bin mesaj atıldı. Belki de çok daha fazla. Sosyal medya delisi olduk çıktık. Ancak bu durum tamamıyla normal. İnsan yaşadığı dönemin tüm özelliklerini yaşar. Bu dönemde böyle bir dönem. Yadsımak hatadır.

Eğer Cristoph Columbus’ un bilgisayarı, cep telefonu, interneti, playstation’ ı olsaydı Amerika’yı keşfetmek için uğraşmazdı. 😊

Salvador Dali günümüzde yaşasa “İnfluencer” olurdu.

Salvador Dali deyince aklıma, Varlık Dergisi’ nin Aralık 1975 yılında yayımlamış olduğu “Dehşetli gülerim ben” başlıklı Salvador Dali röportajı geldi. Geçen hafta okumuştum.

 Salvador Dali resmi : Living Still Life (Fransızca: Nature Morte Vivante )


“Dehşetli gülerim ben.” Salvador Dali.

Röportajdan (Varlık Dergisi Aralık 1975 , Sayı: 819 Çeviri Zeki Kemal);

Soru: Eleştirmenler sizin çoğunlukla ticari kaygılar içinde olduğunuzu söylüyorlar. Televizyonda bıyığınızı traş ediyor, türlü malların reklamında adınızın kullanılmasına izin veriyormuşsunuz. Gerçekten ticari kaygılar içinde misiniz?

Yanıt: Söyledikleriniz tam tamına doğru. Başkaları gibi Dali de parayı sever. Bana göre altın mistik bir düşündür. Ortaçağ’ da mistiklerde çamurdan altın yapmak için çalışmışlardı. Dahası ben kalkıp da Gerard Dou’ dan söz edecek olsam, kimse dinlemez. Halk benim kişiliğimle ilgileniyor.

(Bu arada Gerard Dou, Hollandalı bir ressam)

“Başkaları gibi Dali de parayı sever.” Salvador Dali.

Soru: Öyleyse, şaşırtıcı davranışlarınız yapıtlarınıza ilgi çekmeye mi yarıyor?

(Bu arada çok ağır bir soru olmuş bu. Hani kapak olmuş derler ya o cinsten. Ama adamın cevabına bakın siz.)

Yanıt: Üstüne bastınız. 6 yaşımdan beri acayiplikler yaparım; bir tabutun içine girdim. Başıma gülünç şapkalar geçirdim. Sonuç: kalabalıklar. Ben de fırsattan yararlandım. İnsanlar hep “Dali reklamı sever” der, ben de “Tabii, ama asıl reklam Dali’ yi çok sever.” derim.






Soru: Şimdi doğru söyleyin bana, kimi zaman, ama yalnızca kimi zaman, yaptıklarınızla ilgilenen insanları alaya alıyor musunuz?

Yanıt: İnsanları asla alaya almam. Çok ciddiyimdir; belki de trajik’ imdir. Çoğu zaman bir şey yaptıktan sonra, başlıyorum gülmeye, başkalarına değil, kendime. Dehşetli gülerim ben. Bu gülme nöbetleri kimileyin o denli şiddetlenir ki, yerlere yatmak zorunda kalırım. Bu, acı da verebilir. Ama bütün bunlar, a posteriori (sonradan) olur. Bu anlarda ben, bütün bunların gülünç olup olmadığının bilincinde değilimdir.

Soru: Gerçekten büyük bir sanatçı olduğunuza inanıyor musunuz?

Yanıt: Yok yok. Diyelim ki Velazquez ya da Vermeer’ e oranla ben pek alçak gönüllüyüm. Ama bugünün yaşayan sanatçılarıyla karşılaştırıldığımda, onların en iyisiyim. Bunun nedeni benim çok iyi oluşum değil, onların çok kötü sanatçı oluşlarıdır. Resim, benim, yalnızca küçük bir parçamdır. Matematik konusunda da bilim konusunda da yazarım. Kişisel olarak şuna inanıyorum ki, sanatımdan çok, beynimle daha ilgi çekiciyim.

“Kişisel olarak şuna inanıyorum ki, sanatımdan çok, beynimle daha ilgi çekiciyim.” Salvador Dali

Soru: Şöyle söylemiştiniz daha önce: “Benimle gerçek deli arasındaki tek fark, benim deli olmamamdır.” Öyleyse nesiniz siz?

Yanıt: Yıllar önce kişiliğimin ruhbilimsel yapısının paranoia olduğunu kendi kendime buldum. Yaratıcılık sabuklamasaydı ( delirium of interpretation) bu. Böyleyse, imgelerin öznel sabuklaması için bir bildirişim yöntemi geliştirdim. Beynimin bu zorlu düzenleme gücü, yaşamımın yapıtıdır.

Sabuklama


“Benimle gerçek deli arasındaki tek fark, benim deli olmamamdır.” Dali.

Aşağıda Salvador Dali’ nin bıyıkları ve resmi üzerine bir röportajı var. İyi seyirler.


Röportajda bahsedilen, Sir Laurence Olivier' a ait porte aşağıda.

Dali, Sir Laurence Olivier' ın portresini çizerken.


Dali tarafından çizilen Sir Laurence Olivier' ın portresi



Ankara’ da güneş çıktı ama hava karanlık.

Önder Güngör / 20.03.2021 / Ankara

 

 

 

 

Yorumlar