Gökyüzü Boyacısı

Bugün 17 Ocak 2021

Sabah yine 07.30 gibi kalktım.

Twitter ve gazetelere göz attım:

Fenerbahçe Mesut Özil’ i transfer etmiş.

BİST’ te yerli yatırımcı sayısı 2 milyonu aşmış.

Uzun süren bir kuraklıktan sonra İstanbul’ a nihayet kar yağmış. Bu hafta başında da Ankara’ ya yağmıştı.

Aşılananların sayısı -durun bir bakıp geleyim siteye- 682.301 olmuş. İleride kim bilir neler konuşacağız bu konuda. Bu arada dün vaka sayısı 7550 ‘ydi.

Bu hafta whatsapp konuşulmuştu. Whatsapp’ı silelim mi? Silmeyelim mi? Yine onunla ilgili haberler var.

Gerede bıraktığımız 2020 yılı, 2016 yılında olduğu gibi yeryüzünde ölçülen en sıcak yeryüzü ısısı olmuş.



Ve yine kadın cinayetleri haberleri. Her gün yeni haberler. Haber olmayanlarda var. Sessizce gömülenler.

Haberleri okumak insanı karamsarlaştırıyor. Bilgisayarı bırakıp masamın üzerinden bir dergi seçtim. Rastgele bir sayfa açıp, ilk okuduğum cümleleri aşağıya yazdım.

“Poliol yolu fruktoza şekeri dönüştürür, iki aşamalı bir işlemdir. Bu yol içinde glukoz sonra fruktoza oksitlenir sorbitol, indirgenir”

Şaka şaka.

Ölümünün 25.yıldönümünde

GÖKYÜZÜ BOYACISI

Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Ucunda ölüm yok ya,
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten.
Güneşle gelecek ölümden.

Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Ucunda ölüm yok ya,
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten.
Güneşle gelecek ölümden.

Güneşle gelmedi ölüm, bir gece yarısı öldü. 14 kasım 15 kasıma dönüyordu. Yıl 1950. Günlerden salıydı. Yaşamanın tadını çıkarıyordu bir arkadaşının evinde, birden bozuldu, düştü. Salı, çarşambaya bağlandı. Gece yarısı: Orhan Veli Kanık, 36 yaşında öldü. Salı ya da Çarşamba, ölümde bir önemi var mı gün adlarının? Bir yerde, yaşamanın ayrıntılarını bir ay gün bilgisi gibi yansıtan bir ozanı anarken var. Orhan Veli, “Bir mısraın mahremiyetiyle” girdiği şiir işçiliğine ilk lise sıralarında başlar, 1936 yılında Varlık Dergisi’ nde yayınlanır şiirleri. 1937’ de yazılmış bir şiirinden ayrıntılara girebilir. “Oktay’ a Mektuplar’dır bu şiirin adı. Üç bölümdür. Birinci bölüm Ankara 8.12.37 saat 21. İkinci bölüm 10.12.37 saat 14.30. Üçüncü bölüm 1.1.38 saat 10.- . Kentler, günler, aylar ve saatler önemlidir şiire yaşamayı, sokağı sokan bir ozan için. Orhan Veli için gündelik yaşantısının kişisel takvimini şiirle saptamıştır diyebiliriz. Bu saptama işinde Türkçeyi bir fotoğraf makinası gibi kullanır. En çok Ankara ve İstanbul günlerini çeker. İlk şiirlerinde bile bir çocukluk fotoğrafçısı gibi Ankara’da Etlik bağlarından bir hatmi çiçeğini, kayısı ağaçlarını, iğdeleri çeker, bir Rumelihisarı’ ndan erik ağacını, mürdüm ağacını ve şeftali ağacını çeker.”




Yazının bundan sonraki bölümü hoşuma gitti.

“Biz şimdi yine 1937 yılına dönelim. 8 Aralık gününe, saat 21: Cumhuriyetin gelişen başkenti, caddeler açılıyor, anıtlar dikiliyor, çarşılarda yeni giysiler, yeni ayakkabılar satılıyor, kitapçılarda yeni romanlar, yeni kitaplar sergileniyor. Anafartalar Caddesinden inerken, akşam hava kararmak üzere, bir kitapçı sergeninde Sabahattin Ali’ nin kitapları: Değirmen, Kağnı, Kuyucaklı Yusuf, Ses. İnce uzun bir adam yirmi üç yaşlarında, aşağıya, Ulus alanına doğru ilerliyor, sonra sağa sapıyor. Macar Lokantası oradadır. Batılı bir yaşama isteği, lokantalarla, çarşılarla, evlerle, gecelerle, kitapçı sergenleriyle ve şiirlerle birlikte gelecektir. Macar Lokantası’ nda göçmen bir Macar’ ın işlettiği mutfaktan Macar yemekleri sürülür masalara. Süremine göre yemişler, içkiler. Orhan Veli, Macar lokantasındadır. Saat 21 şiiri kırmızı şarap esrikliğinde mayalanır: “Kış kıyamet-Macar lokantasında yazıyorum-İlk mektubumu.-Oktaycığım.-Bu gece sana bütün sarhoşların-Selamı var.” Ceyhun Atuf Kansu /Varlık Dergisi-Aralık 1975 Sayı 819

Yazının başlığı “GÖKYÜZÜ BOYACISI” ilgimi çekti. Acaba Orhan Veli’ ye takılan bir takma ad mıydı? Ya da yazarın kendi ifadesi mi? Google’ da bu isimle arama yaptım. Birkaç yazı çıktı. Genellikle facebook grubu ve profil ismiydi çıkanlar. Hiçbirinde Orhan Veli’ den bahsetmiyordu.

Bu arada “Ankara’ dan Etlik bağlarında” diye bir cümle geçiyor. Etlik bağları.. Ne kadar nostaljik. 

Yazar Ceyhun Atuf Kansu, Sabahattin Ali’ nin kitapçı sergeninde sergilenen kitaplarından bahsederken son dönemlerde çok meşhur olan “Kürk Mantolu Madonna” dan bahsetmez. Niye? Çünkü tarih henüz 8 Aralık 1937 ‘ dir. Kürk Mantolu Madonna ilk kez 18 Aralık 1940’da bir dergide tefrika olarak yayınlanmaya başlar. 08 Şubat 1941’ de biter. Kitap olarak 1943 yılında yayımlanır. O zamanlar çok ilgi uyandırmaz. 2015 yılından sonra çok satanlar listesinde yerini almaya başlar.

Ceyhun Atuf Kansu’ nun bu yazısını çok severim. Daha önce de defalarca okumuştum. Aslında Varlık Dergisi’ ni bulabilirseniz almanızı öneririm. Çünkü günümüzde çıkan dergilere göre, yazı kalitesini çok daha yüksek olduğunu göreceksiniz. Kimseye haksızlık yapmak istemiyorum ama hislerim bu yönde.

Bir konuya daha değinmeden yazımı bitirmek istemiyorum. Ceyhun Atuf Kansu. Yazar ve şair. Aynı zamanda doktor. Ankara’ da Numune Hastanesi çocuk kliniğinde çalıştığı zamanlarda, Altındağ’da açtığı poliklinikte gecekondu çocuklarına sağlık hizmeti vermiş. Tıp eğitimi sırasında ve çocuk kliniğinde çalıştığı sıralarda çocuklar için şiir kitapları yazmış. Ankara’ da Balgat’ ın ortasından geçen caddeye ismi verilmiştir. Bu yazıyı yazdıktan 2,5 yıl sonra vefat etmiştir.

Oktay' mektuplar şiirlerinden diğer 10.12.37 saat 14.30 ve ve 1.1.38 (yılbaşı sabahı) saat 10 şiirlerini de aşağıya bırakıyorum. Bu şiirler 15.1.38'de Varlık Dergisi' nde yayımlanmıştı.

Ankara. 10. 12. 37 Saat 14.30

Şu anda dışarda yağmur yağıyor
Ve bulutlar geçiyor aynadan
Ve bugünlerde Melih'le ben
Aynı kızı seviyoruz.

Ankara. 1.1.38 Saat 10

Bir aydan beri iş arıyorum, meteliksiz.
Ne üstte var ne başta.
Onu sevmeseydim
Belki de beklemezdim
İnsanlar için öleceğim günü.




Yorumlar