"Elmalı turta yapmak için, önce
evreni icat etmeniz gerekir."
Carl Sagan
Herkes onu gökbilimci olarak tanır. Wiki’ de
astrobiyolojinin kurucusu olduğu yazıyor. Aynı zamanda Dünya Dışı Akıllı Varlık
araştırmacısı olduğu da yazılı.
Mesaj romanının filminin defalarca izlemiştim. Halen daha
televizyonda denk geldiğinde izliyorum.
Ancak ben yıllar önce onun Cosmos
adlı bir belgeselinin küçük bir bölümünü izledikten sonra, Carl Sagan’ ın
sadece gökbilimci olarak adlandırılmasının doğru olmadığını düşünmüştüm. İnsanlık
üzerine verdiği mesajlar ve yaptığı yorumlar beni çok etkilemişti. Youtube’ da
izlediğim bir çok videoda bilimi insanlar için görselleştirdiğini, anlaşılması
zor olan şeyleri basit ifadelerle anlatarak, gurulara taş çıkarır hayat ve
tekamül dersleri verdiğini gördüm.
İnsanlar uzayı, bilimi, merakı
onun sayesinde keşfetmiş ve sevmiş olabilirler ama benim ondan aldığım mesajlar
çok daha farklıydı. Aşağıdaki fotoğraf, “Pale Blue Dot” (Soluk Mavi Nokta)
olarak adlandırılan, 1977 yılında fırlatılan Voyager 1 uzay aracının tam 13 yıl
sonra 1990 yılında, dünyaya yaklaşık 60.000.000.000 km uzaklıktan çektiği
videonun basında görülen fotoğrafıdır. Carl Sagan bu fotoğraf üzerine, dünya’nın
insanlık için önemine dair bir kitap yazmıştır. Mavi Soluk Nokta. Bu kitaptan
bir bölümü aşağıdaki videoda kendi sesiyle okumuştur.
Küçücük Soluk Mavi Nokta’ dan
ilham alarak söyledikleri, dünyanın ve yaşamın özetidir. İnsanlığın özetidir.
Farkındalığın başlangıcıdır.
“Şu noktaya tekrar bakın. Orası
evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş
olan herkes onun üzerinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı,
binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık
tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her
medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve
baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her
süperstar, her “yüce önder”, her aziz ve günahkâr onun üzerinde – bir günışığı
huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.
Evrenin sonsuzluğu karşısında
dünya çok küçük bir sahne. Bütün o generaller ve imparatorlar tarafından
akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir
anlık efendisi oldular. O zerrenin bir köşesinde oturanların başka bir köşesinden
gelen ve kendilerine benzeyen başkaları tarafından uğradığı bitmez tükenmez
eziyetleri düşünün, ne çok yanılgıya düştüler, birbirlerini öldürmek için ne
kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.
Böbürlenmelerimiz, kendimize
atfettiğimiz önem, evrende ayrıcalıklı bir konumumuz olduğu hakkındaki
hezeyanımız, hepsi bu soluk ışık noktası tarafından yıkılıyor. Gezegenimiz, onu
saran uzayın karanlığı içinde yalnız bir toz zerresi. Bu muazzam boşluk
içindeki kaybolmuşluğumuzda, bizi bizden kurtarmak için yardım etmeye gelecek
kimse yok.”
Dünya, üzerinde hayat
barındırdığını bildiğimiz tek gezegen. En azından yakın gelecekte,
gidebileceğimiz başka yer yok. Ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz.
Beğenin veya beğenmeyin, şu anda Dünya sığınabileceğimiz tek yer.
Gökbilimin mütevazılaştırıcı ve
kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. Belki de insanın kibrinin ne
kadar aptalca olduğunu bundan daha iyi gösteren bir fotoğraf yoktur. Bence,
birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor, ve bu mavi noktaya,
biricik yuvamıza.“
Carl Sagan benim için, bana
geçmişten bugüne ve bugünden geleceğe bir insanoğlu çizelgesi oluşturup, bu
çizelgenin üzerinde bütün tarihsel yaşanmış olayları işaretleyip, evet bunlar
sadece dünya için ama sadece küçücük nokta kadar olan bu dünya için, cosmosda
bunun gibi milyonlarca gezegen var, “neyi paylaşamıyoruz.” diyen insandır.
Bu soluk mavi nokta ise benim için "Hayatın hiçlik ve varlık noktasıdır."
Yorumlar
Yorum Gönder